Daha önce İzmir Kuş Cenneti ile ilgili bir zımbırtı yayınlacağımız bildirmiştik. İki günlük bekleyişin hatrına bir de İzmir Doğal Yaşam Parkı'ndan bi'şeyler paylaşacağız.
25 Aralık 2010 sabahının ilk ışıklarıyla dört eğitimci, sekiz eğitilen genç Ege Üniversitesi Merkez Kampüsü'nden doğaya doğru yelken açtık. Gaza basmış da olabiliriz zira bizi doğanın içine götüren vasıta yukarıdaki fotoğrafta görmekte olduğunuz resmi araç. Yol kenarında bulunan otların bilimsel değerleri hakkında yapılan eğitmen konuşmalarının sıkıcılığını bir diğer eğitmenin kulaklığından yükselen Vivaldi tınıları kurtardı.
Ve en sonunda fotoğrafta görmekte olduğunuz "küçük ak balıkçıl" ile kuş gözlem olayına giriş yapabildik. Hava yağışa elverişli olduğu ve rüzgar 40-60 km arasında estiği için fotoğrafsız geçecek bi'gün için gayet iyi bir başlangıçtı. Kuralların izin verdiği ve aracımızın gidebildiği kadar araç içerisinde devam ettik yolumuza. Yolculuğumuz süresinde "kızıl bacak", "yeşil bacak", "gümüş martı", "karabaş martı", "küçük ak balıkçıl", "büyük ak balıkçıl", "tepeli pelikan", "flamingo", "yalıçapkını", "saz delicesi", "ak doğan", "balık kartalı" ve "kara tavuk" gibi türlerle karşılaştık.
Rüzgarın ibneliği ve tabanvayın azizliği sonucu yorulan bedenlerimizi yeniden kuvvetlendirmek amaçlı soluğu Ziyaretçi Merkezi'nde aldık. Değişik türlerde pideleri yedikten sonra kahve makinesinden çay içmenin tadına vardık. Starbuck yapsa on liraya gidecek türdendi.
İkinci seferimiz rüzgarın şiddetini arttırması sonucu çok kesattı. Biz de şöyle bir dalyana dayanıp balıkçı kulübelerine bakındık. Tam rüzgar günümüzün amına koydu derken, İzmir Doğal Yaşam Parkı fikri çaktı zihinlerde. Vakit erken, biz hala Sasalı'da idik ve cennet o gün meleklerini göstermemişti bize. Bu fikir zihinlerde yanan ilahi bir ışık olacaktı.
Tavus Kuşu
Yeni bir kayıtta görüşmek üzere, sağlıcakla kalın!
